25 Eylül 2011 Pazar

Havada kanatlanıp uçtuğumu sanarken, meğer düşüyormuşum.
Düştüğüm yer bir nehirdi.
Nehir hep akıyordu.
İçine daldığımda bir sürü balık vardı.
Ve sen de oradaydın.
Sana durmadan haykırıyordum.
hep bir şeyler anlatmaya çalışıyordum.
Hep ağlıyordum.
Hep üzgündüm.
Seni çok seviyordum.
Hatta seni o kadar çok seviyormuşum ki,
düştüğüm yerin akan bir nehir olduğunu unutmuştum.
Gözyaşlarımın suyla örtüleceğini unutmuşum.
Ve unutmuşum; su da sesin yayılmadığını;
Anlattığım onca şeyin boşluğu karıştığını.
Hatta seni sevmekten farketmemişim bile;
Boğulup kumların arasına karıştığımı...

1 Eylül 2011 Perşembe

??

Her sey kendiligi gibi her sey sıkıcı ve zor.sen disardasin ben icerde.ben goruyorum sen hissediyorsun.hava,kisiye ozel;soguk ve kasvetli.hayatlarimiz yagmur gibi.bazenn bulutlara saklanmis denizin gozz yaslari ,bazen topragin ruhlari.hepimiz baslayan ve biten satirlarin olusturdugu kurgudan ibaret degil miyiz?hayatimizi satirlarin anlattiklarinin basrolundeki kahramanlara ozenmekle geciririz.kimse bilmez mi ki hepimiz kendi hayat kitabimizin bas karakterleriyiz...anlamayarak bakan gozlerin, bilincsizce yazilan sozlerin haksizca olusturulan sezgilerin icindeki bizler.hepimiz yakinda son satira gelmeyecek miyiz? Silinen ama hissedilen duygularin cumlelerinde bitecek olan sizler.
gec demek icin biraz erken degil misiniz?

..Hayat yün topaklarından işlemeli bir atkıya dönüşür.

Bir ilmekle doğduk, ilk sıramız bazen yamuk yumuktu. Ama daha öğreniyorduk. Sıraları birleştirdik. İlmek ilmek örüyorduk, kendimizi. Yaşamda araya bazen renkli yünleri karıştırdık bazen sökmek istedik ama yapamadık. İlmekler boy boy geçince, şekilleniyordu yaşamımız. Kimi zaman bir atkıya kimi zaman bir bereye benzetiyorduk ama sonunda neye benzeyeceğini biz de bilmiyorduk. Bunun için amaçlar ve hedefler koyduk kendimize, kimisi bir kazak kimisi bir atkı yolundaydı. Emekle işlenen bu yol bittiğinde ise, kiminin ah ne güzel örmüş diye bakacağı ve iç çekeceği, kiminin çok rüküş diye başından atacağı bir şeye benziyorduk. Tek bildiğimiz, onun bir miras olarak kaldığıydı. Kimisi kendine örnek alacak ve kendi atkısını işlerken boynuna sım sıkı dolayacak, kendini koruyacaktı, kimisi ise eskidiği için çöp kutusuna atacaktı…