26 Nisan 2011 Salı

Neden? Neden bu yolda dönmüş olabilir? Bu , nasırlaşmış ruhların ortak sorusuydu.


Gökyüzüyle denizin birleştiği bir yere geldiler. Herkes meraklı gözlerle birinden bir açıklama bekliyordu, hem korkuyorlardı, hem de meraklarından kaçamıyorlardı. Şoför, tabii ki konuşmaya başladı;


‘ Yıllardır hep kente giden o yolu izlerim, sağa dönerim. Aslına bakarsanız, o yolun adını bile bilmem, kaç yıl geçti aradan ama bunu merak etmemişim. Birbiri ile aynı giyinen insanlar biner ekmek tekneme, hep aynı yüzleri görüyorum artık, insanları tanıyamıyorum, ayırt edemiyorum. eve gelince karımla yemek yiyoruz, televizyon izliyoruz yatıyoruz ve öbür gün şehrin trafiğinde tekrar kayboluyorum.Hep o yoldan döndüm.. Fakat benden, bu kadar…’

Yaşamadan yaşlanmak da böyle bir şeydi tam. Hep aynıydı zaman, hep aynıydı gezilecek yerler , insanlar , haberler aynıydı. dünya benziyordu içindekilere;içindekiler dünyaya. Su sürekli damlarsa musluktan, her saniye durmadan, aynı şekilde, sıkılmaz mı insan? Belki bir süre sonra alışırsınız,boşa giden sizin suyunuzdur…
Uzun zaman önce yapması gerekeni yaptı kendince dolmuş şoförü, farklı bir yoldan döndü. belki de delirmişti. Velhasıl onun duygularını ancak onun gibi olanlar kavrayabilirdi. İnsanların büyük çoğunluğu bıkmıştı monoton hayatlarından, aynı işlerle gün boyu uğraşmaktan sıkılmışlardı.


Eğer yaşamın kilidiyse hareket, anahtarı da gitmek olsa gerek…


Nice içlerde kalan dileği gerçekleştiren şoför bulundukları yere bakmaya başladı; sözlerini bitirince. Satıcı ve diğer insanlar artık korkmuyorlardı. Belliydi ki bu onların hayatlarını oluşturmaya başladıkları zamandan beri istedikleri şeydi. Karşılarında deniz vardı, gök yüzünden bir ışık topu denizin üzerinde yatıştırıyordu anı.

Fazla konuşmaya niyetleri yoktu. Oturdular kumların arasına, denizin öbür ucundaki kara parçasına bakarak, umutlarını tazelediler. Birkaç dakika öncesi gibi nasırlaşmış duygular yoktu artık;onlar yerine özgürlük hakimdi umut dolu gözlerde.
Ömür geçiyor ,öylesine boş ..Her gün aynı yoldan eynı şekilde hiç değişmeden işe giderek .. Her gün sabah aynı insanları bir birlerinin kopyası şeklinde giyinmiş bir vaziyette mecburi bir günaydınla geçiştirerek .. Öğlen yemeklerinde tabildota aynı küfürleri savurup ,içi geçmiş dometeslerin bi araya gelerek oluşturdukları türlünün yüzüne iğreti bir şekilde bakarak ..Çalan telefonlara aldırış etmeden ,evrakları tam ortasından nizami bir şekilde delmeye uğraşarak .. Gün de bilmem kaç kez aynı merdiveni inip çıkarken ,her basamağın da arkandan seslenen o sinir bozucu insanlara cevap vermek için bir ileri iki geri basmakları çıkmaya çalışarak ..


Sabah gittiğim yolun ve serviste oturduğum koltuğun köşesine sinerek ,gerisin geri aynı yol tekrar gelerek .. Okumaya uğraştığım ve ne zamandır elimde olduğunu hatırlamadığım kitapların kıvrılmış köşelerini düzeltip ,okumaya çalışırken uykuya kalarak .. Velhasılı kelam insan yaşamadan nasıl yaşlanıyorsa tamda öyle yaparak ....Oysa benim böyle bir hayat planım yoktu..


Su sürekli damlarsa musluktan, her saniye durmadan, aynı şekilde, sıkılmaz mısınız? Belki bir süre sonra alışırsınız, ama giden, boşa giden sizin suyunuzdur.

Eğer yaşamın kilidiyse hareket;
o kilidin anahtarı da GİTMEK olsa gerek!

Adalet, en çok sevgide yerini şaşırıyor. Karşılıklı olmayan şey, daha çok ağır basıyor. İnsan işte bu durumlarda daha çok susuyor, bu haksızlığı daha çok ört bas etmeye çalışıyor. Nedeni daha az acı çekmek istediğinden belki, gün geliyor tüm suçu kendinde uyduruyor, öyle biri varsa, tüm suçlu kendisi gibi davranıyorsa sakın avutmaya çalışmayın çünkü bu, hayatta tek tutunduğu şeydir. Çünkü emin olun ki başkasının haksızlığına uğramaktansa, kendi suçunu bilmek çok daha az acıtır insanın içini.

2 Nisan 2011 Cumartesi

eğer suçluların hepsi komple dışardaysa, eğer ceza çekmesi gereken onca insan keyif sürüyosa, eğer tüm bunlara hükümet ses çıkarmıyosa; hatta tüm bunların sorumlusu hükümetse... Eğer iki de bir alakasız insanlar yargılanıyosa, eğer insanlar fikirlerinden dolayı içeri atılıyosa, eğer tüm aydınlar içerdeyse, eğer içerdekilerin çoğunluğu suçsuzlardan oluşuyosa, hadi ben de içeri gidiyorum hoşçakal.ülkenin her metrekaresinde bir suçlu, her hapishanede bir düzgün adam varsa, hapishane dışındaki her yer daracık gelir bana.
eğer suçluların hepsi komple dışardaysa, eğer ceza çekmesi gereken onca insan keyif sürüyosa, eğer tüm bunlara hükümet ses çıkarmıyosa; hatta tüm bunların sorumlusu hükümetse... Eğer iki de bir alakasız insanlar yargılanıyosa, eğer insanlar fikirlerinden dolayı içeri atılıyosa, eğer tüm aydınlar içerdeyse, eğer içerdekilerin çoğunluğu suçsuzlardan oluşuyosa, hadi ben de içeri gidiyorum hoşçakal.ülkenin her metrekaresinde bir suçlu, her hapishanede bir düzgün adam varsa, hapishane dışındaki her yer daracık gelir bana.
Her yeni insan bir denektir, başka bir insana..
Bazı insanlar var hayatlarını boş bulurlar bir 'şey'e bağlanırlar, ondan başka 'şey' tanımazlar, sonra yeni 'şey'ler kaybederler. kaybettiklerini hatırlarlar. her 'şey'i birden silerler. hayatları işte bu 'şey'lerle geçer. Tüm bunları yaparken, asıl kaybettikleri 'şey' onların hayatıdır. Bunun farkına bile varmazlar..bunun için üzgünüm.