26 Nisan 2011 Salı

Ömür geçiyor ,öylesine boş ..Her gün aynı yoldan eynı şekilde hiç değişmeden işe giderek .. Her gün sabah aynı insanları bir birlerinin kopyası şeklinde giyinmiş bir vaziyette mecburi bir günaydınla geçiştirerek .. Öğlen yemeklerinde tabildota aynı küfürleri savurup ,içi geçmiş dometeslerin bi araya gelerek oluşturdukları türlünün yüzüne iğreti bir şekilde bakarak ..Çalan telefonlara aldırış etmeden ,evrakları tam ortasından nizami bir şekilde delmeye uğraşarak .. Gün de bilmem kaç kez aynı merdiveni inip çıkarken ,her basamağın da arkandan seslenen o sinir bozucu insanlara cevap vermek için bir ileri iki geri basmakları çıkmaya çalışarak ..


Sabah gittiğim yolun ve serviste oturduğum koltuğun köşesine sinerek ,gerisin geri aynı yol tekrar gelerek .. Okumaya uğraştığım ve ne zamandır elimde olduğunu hatırlamadığım kitapların kıvrılmış köşelerini düzeltip ,okumaya çalışırken uykuya kalarak .. Velhasılı kelam insan yaşamadan nasıl yaşlanıyorsa tamda öyle yaparak ....Oysa benim böyle bir hayat planım yoktu..


Su sürekli damlarsa musluktan, her saniye durmadan, aynı şekilde, sıkılmaz mısınız? Belki bir süre sonra alışırsınız, ama giden, boşa giden sizin suyunuzdur.

Eğer yaşamın kilidiyse hareket;
o kilidin anahtarı da GİTMEK olsa gerek!

Adalet, en çok sevgide yerini şaşırıyor. Karşılıklı olmayan şey, daha çok ağır basıyor. İnsan işte bu durumlarda daha çok susuyor, bu haksızlığı daha çok ört bas etmeye çalışıyor. Nedeni daha az acı çekmek istediğinden belki, gün geliyor tüm suçu kendinde uyduruyor, öyle biri varsa, tüm suçlu kendisi gibi davranıyorsa sakın avutmaya çalışmayın çünkü bu, hayatta tek tutunduğu şeydir. Çünkü emin olun ki başkasının haksızlığına uğramaktansa, kendi suçunu bilmek çok daha az acıtır insanın içini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder